Hepimizin doğrudan yada dolaylı olarak yaşayıp veya şahit olduğumuz küçük anılardan birisini paylaşarak istedim.
Ejder emi, aniden karnında başlayan sancı, midesindeki baskı ve huzursuzlukla kendini zor eve atar.
Bahçede ev halkına ve çocuklara nasihat ve uyarılar yağdırmakta olan Zekiye xala, eşi Ejder eminim aheste aheste bahçe kapısından girdiğini görünce, bişeylerin yolunda gitmediğini anlar ve elinde temizlemekte olduğu yeşil fasülyeleri bir kenara koyarak, oturduğu yerden ayağa kalkar;
- Ay kişi xeyirdi, sen bu vaxıd eve gelmezdin? İrengin de gaçıpdı.
- Xeyirdi mi, şerdi mi, bilmirem, ele bilki üreğim partdıyacağ.
- Biyy amaan Allah elemesin, xeyirli danış, çarşıdaydın doxdora gederdin da.
- Durammadım çıxdım eve geldim, dedim beke yerisem açılaram.
- Hemi de yeriye yeriye gelipsen, be demirsen, iraxcannan küçede yıxılıp galaram.
- Birez avdığ gayır, beke midemi bastırar.
- Taxdın üstüne uzan getirirem.
( Avdığ: Ayran)
- Ele bilki goxmuş yumurta yemişem, vesselam men yaxcı değilem.
- Ay kişi senin Kehliğin azıp daa, boğazıya teh demirsen ki; dedim gatıp garışdırma, bayramda ne taptınsa yedin.
- O senin mide dermanınnan bir dene ver görüm.
- Xeyiri olacağsa verim.
- Ay gızım ordan babaya bir alma soy dorğa geti, midesine yaxçı geler.
Tabiiki Ejder emi bayramda yediği şeylerden midesini bozmuştu.
Zekiye xala onunla uğraşırken, konuşmalarına kulak kabartan torunu Samet koşarak yanlarına gelir ve merakla Zekiye nenesine sorar;
- Neneee, niye dedem kehlih almıştı? Dedemin kehliği hara azıp, gedipdi?
- Nene gurban, gedin oynayın, dedeye çay verim gelip diyecem.
- Biz gedip axdaraax?
- Yox yox sen ele taytuşlarınnan oyna soyra seye diyecem.
- Tamam yadınnan çıxmasın ha.
- Yox yox çıxmaz.
Samet koşarak arkadaşlarının yanına gider ama aklı dedesinin azan kekliğindedir.
Hemen arkadaşlarına anlatmaya başlar;
- Ejder dedem kehliğ alıpmış, azıpdı.
- Elinnen gaçııp?
- Bilmirem, nenem dedi get oyna, soyra diyecem.
- Dedem de eve geldi, xeste olup, keşke kehliğini tapıp aparağ, dedem yaxcı ola.
- Oğlum, hardan tapacığ, azıp gedipdi da.
O anda uzaktan, Muratın dedesi Sefer emi ile, Ehmed emilerinin konuşa konuşa geldiklerini görürler.
Murat;
- Gelin dedeme sorağın, beke o bize yardım eliyer.
- Kehliğ azıp gedipdi, Sefer dede hardan tapacağ?
Çocukların heyecanla yaklaştığını gören Sefer dede ile Ahmed dede;
- Ede gırışmallar ne gayırırsıyız?
- Dedeee, Ejder emi kehliğ alıp, o da azıp gedipdi.
- Ede niye azıp, gefesde değildi?
- Bilmirem ki, men gefes mefes görmedim.
- Be hardan bilirsen azıpdı.
- Dedem eve geldi, xestelemişdi, nenem ona dedi “ Kehliğin azıpdı”.
Sefer dede ile Ahmet dede kahkahayı basarlar.
Çocuklar ise şaşkınlıkla onlara bakarlar.
Samet içten içe çok üzülür, Sefer emisinin arkadan seslenmesine kulak vermeden koşarak gider.
Arkadaşları da buna bir mana veremezler ama kendi dedelerinin duyarsızlıklarına da içten içe çok üzülürler.
- Dede siz Sametin dedesine güldüğüz, oda üzüldü, biznen oynamadı, gaçıp eve getti.
- Samet yanlış annadı, eve gideh seye annadacam.
- Biz hele top oynuyacığ, inşallah Samet gene geler.
Samet ise, o üzüntüyle eve gider; gözleri ağlamaklıdır.
Annesi Samet’i görünce merak eder.
- Ede ne oldu? Gaşgabağın yernen gedir.
- Men taha Murat gilnen oynamayacam , dedeme diyecem, Sefer emiynen, birde Ehmed emiynen danışmasın.
- Niyeee?
- Dedemin aldığı kehliğ azıp gedip, dedem de naxoşluyup; onnar da dedeme güldüler.
Bu sefer de sametin annesi Yıldız gülme kırizine girer.
Bunu gören Samet iyice sinirlenir.
- Anaaaa dedeme gülmeee!
- Ede dedeye gülmürem.
- Güldün da gözümnen gördüm; o seye gızım deyir, sen de dedemin kehliği azıp, dedem de xesteliyip gülürsen.
- Ay bala dur seye diyecem, bağırma!
Sesleri duyup gelen Zekiye nenesi;
- Bala niye bağırırsan?
- Herkes dedeme gülür, anam da güldü.
- Niye güllüller ?
- Dedemin aldığı kehliğ azıp gedip, dedem de xesdeliyip; kime desem gülür.
- Men de gülürem, gülmeh yaxçıdı.
- Yoxsa kehliği tapdıyız?
- Gel dedeyin yanına gideh seye annadacam.
- Tez ele, gideh.
- Dur dedeye Zencefil çayı yapdım, bir istikan doldurum gideh.
Zekiye nenesinin çayı doldurup, içine de bir kaşık bal atıp tepsiye koymasını sabırsızlıkla bekler.
Sonra beraberce dedesinin yattığı odaya giderler.
Sameti gören dedesi kalkıp oturur.
- Gel görüm kişi bala niye gaşgabağıyı töküpsen?
- Senin aldığın kehliğ azıp gedip, sen xesde olupsan, kime desem gülür.
- Men de gülürem, gel otu yanıma nenen seye diyecek niye gülüller.
- Booo, men de ele bildim kehliği gene tapdıyız.
- Hele gel yanıma otu, ala bu noğulu da ağzıya goy; neneye gulağ as!
- Tamam.
Zekiye nenesi başlar anlatmaya:
- Deden kehliğ almıp, kehliğde gaçıp getmiyip.
‘Kehliğ azması’ midenin pozulması anlamındadı.
Bir ay oruç tutuldu, mide günüzler boş galdı.
Oruşduğ çıxanda da bir xeyli yeyip içmeye dikket elemeh lazımdı.
Çox yemek, değişik değişik ağır yağlı yemeğler yemeh, daddıyı duzduyu birbirine garışdırıp mideyi yormağ…
Mide buggeder şeyi hezmeliyemmez o da şişginlih, eliyer; ağızda goxmuş yumurta dadı, mideden acı ve gara su gelmesi, mide yanması olar, buna da “KEHLİĞİM AZIP” diyenler.
- Nene gurban, annadıın ? Bu kehliğ azması, bildiğin kuş Kehliğin azıp getmesi değil.
- Sağol nene, elese men yoldaşlarımın yanına gedirem, onnara da diyecem.
- Get bala, önce anayın yanına get özür isde.
- Gedirem.
Samet öğrendikleri kekliğin kaybolmadığını, bunun bir deyim olduğunu ve mecazi anlamda kullanıldığını öğrenmenin sevinciyle önce annesinin yanına gidip özür diler; sonra annesinin verdiği şekerleri alarak arkadaşlarına paylaştırmak üzere, dışarıya arkadaşlarının yanlarına koşar.
Değerli dostlar; ağızlarınızın tadı, yuvalarınızın huzuru ve bereketi hiç eksilmesin.
Mutluluklarınız daim, sağlıklarınız yerinde, sevgileriniz sonsuz olsun.
sevgiler ve saygılar gönderiyorum.