Semavarı alıştırın.
Maşa verin garıştırın.
Yarım menen küsüp gedip
Onu mennen barıştırın
Semaver; en güzel sohbetlerin tanığı, muhabbetlerin, mutlulukların, olduğu kadar, acıların, kederlerin, hüzünlerin de hakim olduğu meclislerin olmazsa olmazı.
Ana, ata yadigarı; özlenen, aranan geçmişin bir parçasıdır, semaver.
Çeşitli motiflerle süslenmiş, üzerinde damgalar bulunan, tarihe tanıklık etmiş semaverlerden bazıları, günümüzde de evlerimizin en güzel köşesinde ve yüreğimizin derinliklerindeki anılarımızda yerini muhafaza etmektedir.
Kömürle yanan bu semaverleri, taçlandıran ÇAY,
çayın tadına tad, muhabbetine muhabbet katan SEMAVER; semaver çayını lezzetlendiren de KÖMÜR ateşidir.
Bir Rus icadı olan Somavarın ( Kendisi pişiren)
ismi, Farsça (Se)üç, Arapça ( Ma) su, Türkçe ( Ver) olarak, Osmanlıcaya çevrilmiş ve ismi Üçsuver - Semaver olmuştur.
Rus çarının çayı tanımasından sonra 18. Yılda Urallarda icat edilmiş,
Tula bölgesinde geliştirilmiş, 19. Yüz yıldan sonra orta Asya’da yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır.
İlk semaver fabrikası 1778 yılında zengin maden yatakları olan Tulada kurulmuş.
Ahmet Yesevi’den gelen mirasla çayın şifa olduğuna ve semaverin de şifa dağıtıcısı olduğuna inanılır hale gelmiş.
Hayatımızın her devresinde yer alan semaverler…
Avı ve tatlı biriktirip, günümüze kadar yüreğimizde taşıdığımız anılarımızın da bir parçası olmuştur, SEMAVER.
O zamanlar bahçesi olan herkeste semaver bulunurdu.
Hoş bahçesi olmayanda da bulunmuyor değildi.
Ata yadigarı olarak evin baş köşesinde yerini alırdı.
Sonraları bağda bahçede kullanılan paslanmaz saclardan yapılan semaverler kullanılmaya başladı.
Erzurum’dan getirilen bu semaverlerin, kahvelere özel yapılanları da vardı.
Hala da bu tür semaverler sıklıkla kullanılmaktadır.
Bahçesi olan her ev keyif çaylarını hep semaverden içerlerdi; bu da öğlenden sonra veya akşam çayları olurdu.
Eve misafir mi geldi;
- Ay bala Semavara od at!
- Hele tez değiiill?
- Yox, indi yandır, çayın demi yaxçı olsun!
- Fişne ireçeli, daş noğulnan kepek noğul da hazırlayın.
- Hammısı hazırdı, sen get namazıyı gıl! Bizi de gayaxdırırsan.
(Daş nogul : Akide)
( Kepeh noğul: Peynirli şeker, Mevlana şekeri)
( Gayaxfırmağ: Şaşırtmak)
- Limon yoxdusa, limon da aldır, Sehne xalan gil limonsuz semvar çayı içmezler.
- Be yaz olanda neyniyiller?
- Gurusa da alıp kışa saxlıyır.
- Kefcildiler da.
Bu şekilde diyaloglar devam edip giderdi.
Kömür ateşinde kaynayan çayın, lezzetine de doyum olmazdı, etrafında toplananların yaptıkları güzel sohbetlerin de.
Düğün, nişan, nikah gibi meclisler mi var;
- Semavarları hazırlayın!
- Yemehden soyra heçkesi çaysız göndermeyin!
- Hammısı hazırda, Memmed emi de iki dene semavar getti, yekediler; eski Urus semavarları.
- Elese yaxcıdı.
-Az onlarsa Gülüstan xalan gilin semavarlarını da getiirersiyiz!
-Gentdanlara şeker doldurun! Bol bol limon dorğayın….!
- Semavar çayıdı herkes içecek.
Bu şekilde emirler yağdırılır, mutlu günlerinde Semaver çayı da mutluluklarına neşeli sohbetlerine eşlik edip, tatlandırarak katılırdı.
Acılı günler mi var( taziyeler)
-Semavarları doldurun, hazır olsun!
- Ehsandı; geleni çaysız göndermeyin!
- Çayın yanına, şekeri, limonu bol goyun!
- Semavatların odu heç keçmesin.
- Boşalan bardağları doldurun.
Acı günleri de olsa, kaybettiklerinin hayırına hiç bir ikramdan kaçınmazlardı; tabiiki güçleri ölçüsünde.
Şimdi yine aynı gelenek devam ediyor ve genellikle çayın yanında limon; şekerin yanında helva ve hurma da ölenin hayrına taziyeye gelenlere ikram edilir.
Mersiyelerde;
- Ay bala gadan alım, menim çayımı yeke istikanda geti, içine de iki dene limon at, üreğim yanır.
- Tamam, başım üstüne.
- Gızımcan, bir denede ‘zir’ ver, soyudum içim!
- Gülü xalan çayı çoğ sevir, saysalın, bardağı boşalanda doldurun, yeke semavar gaynıyır da, yaxçı gulluğ eleyin!
- Demesinner, bir gözümüz gördü, bir gözümüz görmedi.
Zir: Çay tabağı
İstikan: bardak
(Eskiden bilhassa yaşlılar çayı, tabağa dökerek, soğutup öyle içerlerdi).
Saysalın: Dikkat edin
Gulluğ: Hizmet
Hele bir de kazayla çayı döküldü , yada herhangi bir istenmeyen hata olsun;
- Ay gız, gulluğun deden evinde galsın, meni yaxçı yarıttın ha.
( Şakayla karışık, bir eleştiri olurdu)
Kahvehane muhabbetlerinde Semaver;
- Semavardan demli 2 çay!
- Güllü çay olsun!
( Dolan çay bardağının üzerine atılan çay parçacıklarına güllü çay deniyordu
Kahvelerde söylendiğini duymuştum. )
Kahvehanelerdeki dev semaverler, sabahtan akşama kadar kömür takviyesiyle yanar durumda olurdu.
Üzerinde demli çay hiç eksik olmaz, yedek demlikler hazır halde bekletilirdi.
- Ede o semavarın içinde su galmadı, yanacax!
- Neçe dene elim var ? Onu da sen doldur!
- Görürsen elim boş değil da.
- Az galdı, elim boşalsın dolduracam.
Diğer taraftan sohbet eden bir gurup,
- Bala bize beş dene demli çay ver görüm.
- Tezze çay demledim, durun demini alsın, onnan getirecem.
- Ay seye malım gurban, yaxçı kişisen.
- Sağolun, vazifemdi eme ele bilki mennen başıyızı düzeldirsiyiz han.
- Ede sefeh sefeh danışma, men menim allahım, yaxcı balasan.
Daha nice nice muhabbetler…..
Bağ bahçe muhabbetlerinde;
-Semavarı yandırın! İndi pazı çığartmağdan gelecekler; yazzığdılar ürehleri yanıp.
- Pişga hardadı? Tapabilmirem?
- Eyvandaki taxçaya bax, uşağların eleyağı çatmasın diye ora goymuştum.
- Tapdım, indi yandırıram.
- Ay Bala semvarın tüsküsü gözümüzü kor eledi, borusunu goymağ yadıyızdan çığııppp?
( Taxca: duvarın içine oyulan, dolap şeklindeki raf)
tüskü : duman
- Görmürseen, goymuşuğ, da.
- Mağıl yandırardıyız, eliyizin peşesi yoxdu vesselam.
- Sen diliyi kessen ey olacağ bizi de gayaxdırırsan.
Mağıl: düzgün
O taraftan nene seslenir;
-Balacan semvar gaynadı, demleyin; Tükezban xalayı da çağırın, gelsin çay içek, yazzığdı evde tehdi.
- Ay nene birez sebrele, hele çayı tezze demliyirih, arxeyin ol,çağıracam.
Arxeyin: Rahat
…… bu şekil semaver başı muhabbetleri sıklıkla yapılırdı, konu komşu da ya çatkapı gelir, yada çay içmeye çağrılırdı.
Günümüzde bu güzelim bahçelerin yerini, apartmanlar aldığı gibi, semaverler de yerini modern, çaydanlıklara, elektrikli semaverlere devretti.
Ne eski muhabbetler kaldı, ne de masasında da, yüreğinde de yerinin hazır olduğunu bildiğin için; çatkapı gidebildiğin komşuluk.
Geriye kalan;
geçmişe duyulan derin bir özlem, aranan dostluk, aranan komşuluk muhabbetleri, buruk yürekler…
Can dostlar; çaylarınız keyif çayları, muhabbetleriniz, mutluluk paylaşımları olsun.
Semaverleriniz güzel günleriniz için kaynasın.
Ağız tadıyla geçireceğiniz aydınlık yarınlar diliyor, yürek dolusu saygılar ve sevgiler gönderiyorum.