Yorum Sizin...
Aşağıda tarihin derinliklerine gözatıp, günümüzden yüzyılı aşkın bir süre önce; Azerbaycan’da yayınlanan Molla Nesreddin Dergisi’nin 28 Nisan 1906, No: 4 sayısında, imzasız olarak yayınlanan “Niye Meni Döyürsünüz?” başlıklı yazıyı, güncelliğini hala koruduğu için sizlerin.bilgi ve ilginize sunmak istedim.
Yazı, Azerbaycan’ın tanınmış halk şairi Mirze Elekber SABİR’in “Siz Mollalar Deyirsiniz” adlı şiirinden önce; Molla Nesreddin Dergisi’nin sahibi ve başyazarı Celil Memmedguluzade tarafından yazılmıştır. Yazının dergideki yayın tarihine baktığımızda; günümüzdean tam 116 yıl önce yazıldığı görülen bu yazı ve şiiri elimden geldiği kadar sadeleştirerek bilgilerinize sunuyorum.
Yorum sizin...
“NİYE MENİ DÖYÜRSÜNÜZ?
Ey Mollalar... Niye meni döyürsünüz? Yoksa benden korkursunuz?
Belki de eyilip cemaetin gulağına bir kaç sözü sessizce söyleyip, onları bazı konularda aydınlatmamdan korkuyorsunuz?
Korkuyorsunuz ki; derginin sayfalarını hizmetciler; semaverlerı, ocakları, sobaları, tutuşturmak için kullandıklarında, çocuklar da dergideki resimlere bakıp bakıp, neticede toplum gözünü açıp bazı konulardan haberdar ola?
Belkide düşünüyorsunuz ki, bir ülkede iki padişah ve bir asırda iki Molla olamaz. Ya Molla Hesreddin, ya Molla Nesreddin?
Hiçte ayıp değil, dövüyorsanız dövün, ama bunu da biliniz Ey mollalar, günler geçer sular durulur, yeni zaman gelir ve sonunda yetim-yesir, keçel-küçel kardeşlerim, dostu ile düşmanını tanıyıp hemen sopaları sizin elinizden alır ve başlar.... Arkasını söylemiyorum.
O zaman gelir ki, keçel-küçel, eğninde donu (külotu) olmayan, başları bitli-sirkeli kardeşlerim sizinle benim aramızdaki farkı anlayıp görürler. Sizde Mollasınız, ben de Mollayım. Fakat bizim aramızda bir küçücük fark var. Lakin sözü uzatıp, sizlerin de başını ağrıtmayım. Ama bir kaç söz söylemeyi lüzümlü görüyorum.
Bizim farkımız bir kaç tanedir. Öncelikle; ben Molla ola ola, Müslüman kardeşlerime bazı zaman söylüyorum:
-“Bir Allah’a, bir de Peygamber’e inanın ve İmamlara da itaat edin.”
Amma siz söylüyorsunuz ki; -Allâh'a da inanın, Peygamberlere de, imamlara da, mollalara da, dervişlere, falcılara, yılan oynatanlara, muska-cadı-dua yazanlara, ecinneye, Kelile-Dimme, şeytan, div, mürrih, sürrih, gürrih, ahmak, küfle kurdu, sivrisinek, mozalan bunların tümüne inanın.
İkincisi, ben de Mollayım, sizde. Ama ben Müslüman kardeşlerime diyorum ki:
-“Ey Müslümanlar, gözünüzü açın bana bakın.”
Ama siz Mollalar deyirsiniz: -“Ey Müslümanlar gözünüzü kapatın bana bakın.”
Üçüncü fark: Ben bir Müslüman çocuğu sokakta gördüğümde ona: -“Yavrum burnunun sümüğünü sil.”
Çocuk hemen sol kulu ile burnunun sümüğünü siliyor. Amma siz mollalar aynı çocuğu gördgünüzde;
-“Ula çocuk hemen koş babana söyle ki, verdiği sözü bu gün yerine getirmezse öyle bir beddua ederim ki yürüdüğü yerde taş kesilir.
Dördüncü fark: Ben de mollâyam siz de mollasınız. Ama bir küçücük farkımız da şudur:
-Ben hiç olmazsa bir porça kağıt üzerine bir kaç yazı masal yazıp, yılan kurbağa resmi yapıp ve onu da Müslüman halka dağıtıyorum. Müslümanlar ki; çoluk-çoçuk, resimlere bakıp gülsünler ve hizmetçiler de okunduktan sonra dergi sayfalarını ocakları, semaverleri, tutuşturmak için yaksınlar..
Ama siz Mollalar deyirsiniz:
-Çocukların da canı cehenneme, hizmetçilerin de..”
SİZ MOLLALAR DEYİRSİNİZ: *[1]
Millet nice terâc[2] olursa olusun, ne işim var?
Düşmenlere möhtaç olursa olsun, ne işim var?
Goy men toh olum[3] özgeler ile nedir kârım,
Dünya-vü, cahân ac olur olsun, ne işin var?
Ses salma[4], yatanlar ayılar,[5] goy[6] hele yatsın,
Yatmışları râzi deyilem kimse uyatsın[7],
Tek-tek ayılan[8] varsa da, hâg dadına[9] çatsın,
Men salim olum[10], cümle cahân batarsa da, batsın;
Millet nece târâc olur olsun, ne işim var?
Düşmenlere möhtaç olura olsun, ne işim var?
Salma yadıma[11] sohbeti-tarihi-cehani,
Eyyam-i-selefden[12] deme söz, bir de filâni,
Hal ise[13] getir meyl eyleyim dolmanı, nanı,[14]
Müstagbeli[15] görmek ne gerek, ömürdü fâni;[16]
Millet nece târâc olur olsun, ne işim var?
Düşmenlere möhtaç olur olsun, ne işim var?
Övlad-ı vatan goy hele avâre dolansın,
Çirkab-ı sefaletle[17] eli, başı bulansın,
Dul övret ise sâile[18] olsun, o da yansın,
Ancag menim avâze-yi şe’nım[19] ucalsın;
Millet nece târâc olur olsun, ne işim var?
Düşmenlere möhtaç olur olsun, ne işim var?
Her millet edir sefhe-yi dünyada teraggî,
Eyler here bir menzil-i me’vada teraggî,
Yorgan döşeğimde düşe ger yâda teraggî,
Biz de ederik âlem-i rö’yada teraggî;
Millet nece târâc olur olsun, ne işim var?
Düşmenlere möhtaç olur olsun, ne işim var?