Merhaba Sayın Güven Gazetesi okuyucuları,
Bugünden başlayarak her hafta bu şutunda sizlerle beraber olacağımdan çok mutluyum. Öncelikle belirtmem gerekir ki ben bir gazeteciyim. Bu sütunda sizlere gördüklerimi duyduklarımı, bildiklerimi sizlere aktarmaya çalışacağım.Daha doğrusu bir şairimizin;
“Soranlara ben bu yurdun,
Anlatayım nesiyem ?
Ben çiğnenen bir ülkenin,
Hak bağıran sesiyem”
Dediği gibi ben de sizin hak bağıran sesiniz olamaya çalışacağım.
Bu ilk yazımda tarihin derinliklerinden bir mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum.Yorumsuz olarak aktaracağım bu mektup, yazıldığı dönemde kapalı kapılar ardında yaşanan bir gerçektir.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u Bizanslılardan alır. Orta çağ kapatıp, Yeni çağı açar. Rus Çarı, Patrik Gregorios’a yazdığı mektupta “İstanbul’u tekrar Türklerden nasıl geri alabiliriz?”diye bir sorusu vardır.
Buna karşı İstanbul Fener patriği Gregorios, Rus Çar’ına şu mektubu yazar:
"Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Çünkü Türkler çok sabırlı ve dayanıklı insanlardır. Gayet gururludurlar ve izzet-i nefis sahibidirler. Bu özellikleri de; dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza göstermelerinden, geleneklerinin kuvvetinden, padişahlarına, komutanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir.
Türkler zekidir ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gayet kanaatkardırlar. Onların bu üstünlükleri, hatta kahramanlık ve bahadırlık duyguları, geleneklerine olan bağlılıktan, ahlaklarının sağlamlığından gelmektedir.
Türklerde önce itaat duygusunu kırmak ve manevi bağları yok etmek ve dine dayanma güçlerini zaafa uğratmak gerekir. Bunun da en kısa yolu, milli ve manevi geleneklerine uymayan dış fikirlere ve davranışlara onları alıştırmaktır. Türkler dış yardımı reddederler, haysiyet duyguları buna engeldir. Velev ki geçici bir süre için görünüşte kuvvet ve kudret verse de, Türkleri dış yardıma alıştırmak gerekir.
Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri kendilerinden şeklen çok kalabalık ve görünüşte egemen güçler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddi araçların üstünlüğü ile onları yıkmak mümkün olacaktır.
Bu nedenle, Osmanlı Devletini tasfiye için soyut olarak harp meydanlarında zafer kazanmak yeterli değildir. Ve hatta sadece bu yolda yürümek Türklerin haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden, gerçeklere ulaşmalarına neden olabilir.
Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu yıkımı tamamlamaktır."(General Ignatief'in Hatıraları.)
Bu gün yaşadıklarımızı sağ duyu ile başınızı ellerinizin arasına alıp bir düşünün....