Malumunuz olduğu üzere ülkemiz hassas bir dönemden geçiyor. Gündem seçim nabzında. Ben bu seçimlerin tarih yazacağı kanaatindeyim uzunca bir süredir.
Bu seçimler bir dönemin sonu, bir dönemin başlangıcı olabilir. Seçim olursa tabi. Çünkü seçim atmosferi için tamda zemin hazır değil aslında. Seçimlerin olamayacağı bazı sebepleri tahmin etmek imkansız değil elbette. OHAL durumu devreye sokulursa seçim ertelenir. Ertelenen seçim kimilerine güç kazandırırken kimilerine güç kaybettirecek. Her şart ve koşulda bu seçimler dünya siyaset tarihine damga vurmaya çoktan aday oldu bile. Sokakta nabız, geçim derdine düşmüş. Ekmeği sofrasında azalan Milletin Partilere inancı artık tamimiyle bitmiş durumda. En minimal düşünce çerçevesinde itimat kaybı baskın. İktidar ve muhalefet eleştirisini sandığa ulaşırsa seçmen orada kesecek cezayı. Birçok küçük şehirde şahıslar partileri sırtlanacak. Buna rağmen bağımsızlar partililere fark atacak. Büyük şehirlerde kaleler zarar gördü. Bu seçimi biraz tersten okuyacak olursak şahıslar (bağımsız adaylar) Mecliste oldukça fazla yer bulacak, Bunu sokakta birebir sohbetlerimde fazlaca görüyor, yaşıyorum. Seçmenin kendine sorduğu bir soru var. Kime oy vereceğiz?
Partilerin oy oranı anketlerde çıktığı kadar yüksek değil. Bu kadar yüksek olsa, bu seçim labirente dönüşmezdi...
Bu seçmenin yüzde kaçını sandığa gitmeye ikna edeceksiniz?
Sandığa küsen seçmen oldukça fazla. Partiler aslında bu çekimser, kararsız ve bıkkın seçmen oylarının talibi olduklarından siyasi gündem fazlaca hiperaktif durumda. Demografik yapı bu seçimi fazlaca etkileyeceği gibi tansiyonu da tırmandıracak, agresif bir seçim zemini hazırlandı istemeden de olsa...
Seçim sahalarında Millete oy karşılığı dağıtılan erzağa (oy satın alma hilesi) kanacak bir seçmen yok denecek kadar az. Kabul edecek, sandıkta ise gerçekten güvendiğine oy verecek bir seçmen oluşturdunuz. Seçmen badireler gördükçe gardını belirledi. (haklı ve bilinçli seçmen) Sapı samandan ayıran ve siyasi konjonktürü belirleyecek güce sahip. Bu güç Milletin iradesi olacak. Bu Milleti küçümseyen boyunun ölçüsünü alacak. Birçok siyasiden daha iyi siyaset yapan ve doğru adımı bilen iradeden bahsediyorum. Düşünün ki, artık ilkokullarda 8-10 yaşındaki çocuklar bile siyaset konuşmayı oyun oynamaya tercih ediyor. Varın siz hesap edin!
Ülkenin, sosyolojik, sosyopolitik yapısı, siyasi konjonktürü bu seçimde farklı düşünsel kuramlar yaratabilir. Bu hassasiyet sakıncalı durumları tetikleyip sadece yarayı kaşır. Bu topraklarda değiştirilmesi düşünülmeyecek çok konular vardır. Hassasiyet ve saygıya maruz kalabilir. Aksi düşünsel boyuttaki kişiyi veya partiyi devre dışı bırakır.
Çok alanlı entegrasyon süreci bu toprakların özünde maya tutmayacak ütopik bir ciddiyetsizliktir. Bu gibi devrilmeler minimal tarih ölçekli Milletlere uygulanırsa belki tahmin edici düzeye ulaşır.
Devasa bir tarihi olan Türk Milleti bu entegrasyonu kusar. Adına, tarihine, diline, kültürüne, Cumhuriyetine, geçmişine, kimliğine dokundurtmaz. Sorunu burada değil siyasi çıkarlarınız altında arayın.
Süreci iyi yönetemeyen süreçte yok olur. Milletin ayarlarıyla oynamaya kalkanlar kendi egolarının hezimetini yasayacak.
Siyasiler şunu iyi bilmelidir. Bugün Millete ahkam kesebilen o gücü size verdiği gibi almasını da biliyor. Günümüz siyasetçileri, kendi egolarının malzemesi olmuşlar. Bu elbette psikolojik bir durumdur. Eksik ve yaralı ruhun kaçışı, ezikliğini kapatmadır. Siz ne kadar uzaklaşırsanız empatiden o kadar güç kaybeden olursunuz. Bir oy bile önemliyken bu durum enteresan boyutlara ulaşmıştır. Geçmiş ola...
Bu seçim bu yıl yapılırsa sağlık sorunu yasar. Bu çocuk ölü doğar. Yeniden ikincisi yapılmak zorunda olur. Bu ekonomiyi yerin dibine sokar.
Çözüm odaklı sorun çözümlenmelidir. Bir sorun çözüldüğü sürece sorun olma tehdidini kaybetmeye mahkumdur!
Seçimler yerel ve genel olarak değil bir arada yapılsın, tüm siyasi parti ödenekleri iptal edilsin.
Sine-i Millet desem her alanda!