Arabamdaki radyoyu (Almanya’da) dinliyorum: İklim değişikliği konusunda alınacak tedbirleri Dubai’de görüşmek üzere dünyanın birçok ülkesinin katılımıyla gerçekleşen toplantı, Alman haber bülteninde birinci sırada yer alıyor. Aynı saatlerde cep telefonumdan TRT-Radyo’nun verdiği haberleri açıyorum: İlk haber olarak, iktidar partisinin belediye başkanı aday adaylarıyla ilgili çalışmalarını vermesi tuhafıma gidiyor. Daha üç aydan fazla bir zaman olmasına rağmen, bir partinin yerel seçim çalışmaları öncelikli haber olarak verilmesi, ne denli içe kapandığımıza işarettir.
Akıl tutulması değilse geldiğimiz bu nokta, birilerinin bedduası kabul olmuş olmalı ki, belediye başkanı seçimlerine daha aylar varken, cümle “haber kanalları” her Allah’ın günü ve hemen hemen aynı takımla başkanlığa aday adaylarının falına bakmaya başladı. Ülkemizi, dünyayı ve insanlarımızı ilgilendiren gerçek gündemimizi konuşmuyor, konuşamıyor ya da konuşturtmuyorlar.
İnsan meselesi...
Almanya Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Hakimler Derneği, aynı eyaletin Adalet Bakanı Benjamin Limbach’ın, bir kayırmacılık olayına adı karışmasından dolayı istifasını istiyor (www.spiegel.de., 15.12.23). Şimdi bunun bir benzerini Türkiye’de düşünmek mümkün mü? Yüz üyeli hakimler (Barolar veya HSYK gibi bir kuruluş değil) derneği, adalet bakanını istifaya çağıracak öyle mi? Bundan 270 yıl önce krala karşı değirmencinin söylemiş olduğu, “Berlin’de hakimler var” sözü, hukukun üstünlüğüne delalettir, üstlerin üstünlüğüne değil!
Niçin tâ ilkokul çağlarından itibaren kendimizi şartlandırdığımız ya da bize öğretildiği gibi değiliz? Niçin bir Almanya veya Güney Kore gibi biz de kalkınamadık? Bu soruya İskender Öksüz de cevap aramış:
“Bizi Almanya’ya, Almanları buraya taşısalar, yirmi yıl sonra Alman coğrafyası kalkınmakta olan ülke, buna karşılık Türkiye, Avrupa’nın bir numarası olacaktı! Öyle mi? Galiba öyle. O hâlde milyon liralık soru şu: Alman insanı ile Türk insanı arasında, birinciyi kalkındıran, ikinciyi bir türlü kalkındıramayan fark nedir? (Niçin Gelişmiş Ülke Değiliz? Karar Gazetesi, 22.09.23)” Yazar, cevaplardan biri insan sermayesi, dedikten sonra buna açıklık getirmiş: “İnsan Sermayesi, tek tek insanlarınızın bilgi ve becerilerinin toplamıdır. İnsanlarınızın diplomalarıdır ama aynı zamanda o diplomalarının kalitesidir de. Çalıştıkları meslekteki tecrübeleri, kaç yıldır o işte ustalaştıklarıdır.”
Yetişmiş insana göre değil de sizden olup olmadığına bakar, koyduğunuz kuralları kendiniz çiğner ve yasaları kitap sayfalarına hapsederseniz, karşınıza bugünkü Türkiye manzarası çıkar.
Batı’nın dışındaki dünya
Batı dünyasının düşünce kodlarını anlayabilmek için kitaplara, özellikle yeni çıkan kitaplara bakmak lazım. Çünkü dünyanın gidişatı değiştikçe, dünyaya yön veren ve vermeye çalışan güç odaklarının da gelişmeleri yorumlama veya dünyayı okuma biçimi değişiyor.
“Welt in Aufruhr (Dünya İsyanda)” adlı kitabın arka kapak yazısında, “Artık dünyanın göbeği Batı değildir. Bunun yerine dünyanın güney yarım küresi daha özgüvenle çıkış yapıyor,” demiş. Bu gidişata/değişime örnek olarak, Ukrayna-Rusya savaşı gösterilmektedir: Bu doğrultuda Hindistan Dışişleri Bakanı S. Jaishankar, Avrupalılara şu uyarıda bulunuyor: “Avrupa’nın sorunları dünyanın sorunudur fakat dünyanın sorunları Avrupa’nın sorunu değildir, şeklindeki düşünce kalıbından Avrupa artık kendini kurtarmalıdır.” Bunun Türkçe’si, Avrupa/Batı dünyanın merkezi değildir artık.
Buna örnek olarak, Ukrayna-Rusya savaşı verilmektedir: Her ne kadar Batı bu savaşı küresel bir boyuta taşımaya çalışsa da bu savaş artık dünyanın değil, Avrupa’nın kendi sorunu olduğunu, mevcut duruma bakarak anlamak mümkün. İsrail-Filistin savaşı ise, küresel boyutuyla dünya kamuoyunu yakından ilgilendiren bir büyük kriz. Bir başka Batı’lı düşünür, “Biz, kendimizin dışındakilerin de sağlıklı düşünebileceklerini kabullenmeyen bir kültüre mensubuz (H. Pietschmann),” diyerek dürüstçe bir itirafta bulunmuş. Gelişmelere bakılırsa, Batı’nın dışındaki dünya kendine geldikçe, Batı, dünyanın merkezi veya göbeği olmaktan çıkacaktır. Bizi ilgilendiren asıl mesele, biz de kendimize gelebilecek ve kendi göbeğimizi kendimiz kesebilecek ivmeyi yakalayabilecek miyiz?